29 Temmuz 2012 Pazar

Herkes olamayan kimsenin kaleminden




'' Sen benim için çok değerli bir şarkısın , açmaktan korkarım çünkü bilirim , eğer dinlemeye başlarsam bir daha kapatamam. ''


Eğer uğruna hayatımı kurban edebileceğim birini bulsam hiç durmaz saplardım kendime maziden kanlanmış kör bıçağı. Aslında her gece ölürüm ben , sabahları yeniden doğmak için. Yeni bir kişilik ile , yeni bir adam olarak uyanmak için. Her kelimemde ölürüm ben , noktalarda doğmak için. Arka koltukta unutulmuş gibi , sonunda aşkı bulmuş gibi yaşayabilmek için.Dediğim gibi her zaman '' Ağlayamadığımdan , gülüyorum ''

Yol boyu yanımdan ayrılmayacaksın. İçini bin bir türlü hikaye ile donatacağım senin. Kimi zaman köşe başındaki bir insanın peşinden çok eski devirleri anlatacağım , kimi zamansa ne yöne gideceğini bilmeyen bir genç kızı. Öyle içten , öyle mutlu hikayeler paylaşacağım ki seninle yol devam edecek , yollar uzayacak , ben sende kaybolacağım.

Aşk çift taraflı çıkar ilişkisidr. Erkek bir dostunu öpemeyeceğini , ondan yararlanamayacağını bildiği için yakınlık kuramaz. Kadın erkek dostlarını sever ama onlar için sıradan olduklarını iyi bilir. Kadınlar sahip olmak ister , tek olmak , ait olmak. Bunlarıda bir dost veremez. Ve bunun için kadınlığını kullanır. Çünkü kadınlığı onun değildir , onu takdir edecek olan adama aittir. Kimse kendi bokuna ait olamaz !


Ben hep karakalem kullanmışımdır yazılarımda. Uçlu kalemlere bir türlü alışamadım , olmadı hiç olduramadım. Çabuk kırıldılar her seferinde , dayanamadılar eski sevgililerim gibi duygularıma. Çok uğraştım doğduğum çakıllı yollardan , devletin asfalt yollarına. Bana seçenek sunulmadı , asfalta giderken arabadan attılar beni . Aslında çakıllı yola varmak içinde çok uğraştım. Sonuçta o da yoldu. bakıyorumda şimdi önemli olan yol değil üstündeki yolcular. Ve ben tekim yine yolda , arkamda gölgem , önümde yerin ufka değdiği yer

Önceleri evrimin başlarında bir mazoşisttim. Kendime acı verirken heyecandan ellerim titrerdi , büyük bir hazdı acının verdiği terlemenin kaşlarımdan kurtulup suratımdan süzülüşünü hissetmek. Beni siyah lateks bir body'nin içinde düşünün sadist sahibemin emirlerini yerine getirirken ;

X ; '' Bir hafta kıçında bu çakmakla gezeceksin ! ''
T ; '' Tamam '' 

Ben hiç bir zaman düzgün bir hikaye yazamadım. Sonları getiremezdim çünkü. Sonlar bana göre olmadı , başlarda olmadı. Aslında hikayeler bana göre değildi. Ben çünkü tam ortasında yaşıyorum hayatı. Beni başlatacak biri gelmedi daha , hikayemi başlatacak. Çoğu kitabın açıp direkt sonunu okurdum , sevmezdim beklemeyi. Zamanla büyük alışkanlık edindim. Artık insanlarında sonuna bakıyorum , gider mi gitmez mi diye . Gitmeyecekse zaten bırakıyorum , sonu güzel değilse kitabı bıraktığım gibi. Ulan diyorum bazende , neden peki , neden yaşıyorsun? Sonra cevap sonbahar rüzgarıyla geliyor '' Daha hikayem başlamadı ''
 Felsefi birşeylerde yazamam ben , felsefe sarhoş olup bayılmadan önce önündeki peçeteye 3 5 kelime yazabilen adamlar içindir. Ben hiç bir zaman o kadar sarhoş olmadım , veya bana peçete veren hiç olmadı. Hep hayatın elinden almak zorunda kaldım.

Hikayedeki kötü kadına saygılarla

27 Temmuz 2012 Cuma

ANAHTAR BOŞLUĞUNDAN GELEN KELİMELER

Et Yoktur, Tat Versin Diye Bulyon Kullanırsın. Aşk Yoktur, Tat Versin Diye Sex Yaparsın.


Gökyüzünün en soğuk tarafı hep yalnız insanlarındır. Üşümeye yaktındır onlar. Yatağın soğuk tarafı hep vardır , ve yastığın soğuk tarafına aşıktır onlar.


Hiçbir zaman kolay olmadı benim için , hep çabalamam gerekti. Ne zaman dursam rahat etsem birşeyler oldu. Ben koşmadım çünkü ben hep bekliyordum aslında. Ben doğarken varmıştım insanlığın koştuğu yere. Sadece bir adım gerekiyor , herşeyi bitirmeye ve mutlu olmaya. Ama ben uyuşuk bir adamım. Bekliyorum , rüzgar gelir beni iter diye.
Hiç sevmem silmeyi , silgi güzel değilse hep izi kalmıştır. Hep karalarım , ve bazende defter yakarım. Sorun değil benim için sayfalar , yazılar , anlattıkları. Önemli olan anlayan olduğu sürece. Anlayan olduğu sürece anlamlısındır. Bazende ayna anlar seni , sessizce kafa sallar hoşgörüyle karşılar yalnızlığını , sarılır kendini teselli etme çabana.
Olsaydı benimde sahip olduğum insanlar bende özlerdim . Olsaydı yanımda birileri bende görüştüğümüzde onu değil onsuz ne yapacağımı düşünürdüm. Eğer olsaydı seçim hakkım ben yinede bu yolu seçerdim.
 Toplumun şaklabanı olmaktansa kendi boş dünyamın tek kralı olurdum. Kraliçesiz kralı olurdum belki. Benim dünyam kelimelerden ibaret , beni bir kağıda sığdırabilirsiniz , kağıdı ise bir şişeye sığdırın mümkünse , salın beni denizlere.


Mavi ve siyah ayrılığın rengidir bence. Gök ve yeri , yer ve denizi , denizi ve göğü ayırır mavi. İnsanı dünyadan alır siyah , yoktur daha ötesi. Entellektüel renktir siyah. Düşüneni gösterir hep. Müziğin rengidir siyah ve gidenlerin rengidir. Pembe giyen birini ciddiye alamazsın. Ve belkide en etkileyici renk Sarıdır. Sarı ölümün rengidir. Sıtma krizi sarısı , azrail'in dişlerinin sarısı , mermi sarısı , aptal sarışın sarısı  ve önemliside saman kağıtlarının sarısı.


Adını bilmediğim rüzgarlar yüzüme vuruyor yine , hissedebiliyorum ama içinde dolaşan bedevi nefesini , deve tezeğini ve güzel bir kızın parfümü. Ama benim için pek birşey farketmiyor artık. Kazananlar kötü kokar hep. Mutluluk kokarlar ve mutluluk kötü birşeydir. Düşünsenize biri sizi sadece mutlu ediyor diye onunla olmak istersiniz. Bence önemli olan birinin sizi mutlu edebilmesi değil , mutsuz edebilmesidir. Mutluluk kolay elde edilir , örneğin kakaoyu güney amerikanın yalınayak dolaşan aç çocuklarından alıp kuzey amerikanın kapitalist şişman veletlerine satan bir markanın çikolatası sizi mutlu eder.


Nasıl cahil halk , daha komunizm'in karşıtını kapitalizm değilde faşizm sanıyorsa , daha komunizm'in politik değilde ekonomik bir plan olduğunu bilmiyorsa aşk ve nefrette suç aranmamalı. İnsanların tek suçu fazla düşünmemesi . Binlerce kitap okuduktan sonra , yüzlerce analiz ile kendi inançlarını oluşturmaları yerine doğdukları anda tek bir kitaba bağlı kalmaları . Tanrı iradeyi yanlışlıkla verdi . Nasıl kullanacağını öğretmedi !
Hayata Nasıl'ı soranlar bildiklerini kullanarak hayatı kazanır
Hayata Kim'i soranlar Tanrısını bulur ve tapar
Hayata Neden'i soranlar nedenleri bulur , bir süre savunur ve unutur. Sonra başka nedenler bulur onlarıda savunur , ve yine unutur. 

İmkansızı sevmeyeceksin bence , dizginlenmeyi öğrenmelisin kendini , hani her koyun kendi bacağından asılır derler ya , aynen öyle yaşayacaksın. Çaktırmadan egoist olacaksın. Akıllıca yaşayacaksın 10 adım sonranı düşünerek adım atacaksın. Böyle olursan mutsuz olmazsın asla , ne varki pek mutluda olamazsın
 Belkide dizginlemeyeceksin hiçbirşeyi , bırakacaksın olan olsun. Vurdum duymaz yaşıyacaksın. Yeri gelince çok odun yeri geldiğinde ise romantik oluvereceksin. Yalnızken aynanın karşısında neysen o olacaksın hep.
Veya benim gibi olacaksın , ne yapacağı belli olmayan , her saniye her sözünden , her kelimesinden şaşan , kendiyle çelişen bir adam. Benim gibi insanlar tek bir yerde olamaz. Hani derler ya '' Beni ararsan , kendini bulursun ''.


Kuyruklu bir edgar allen poe gibi yaşıyorum. Her saniye ölümü eski bir dost gibi karşılamaya hazırım. Kapı aralansa diyorum , sevdiğim insan gibi gelse önce azrail , sonra yıllar önce silgisini çaldığım bir kız gibi hesap sorsa , utansam karşısında. Korku olmasın ama , sonra eski sevgilim olsun azrail soyunsun karşımda neler kaçırdığımı göstersin bana hayatta neler kaçırdığımı gösterir gibi.
Peki ya ben diğerleri gibi olmadığımı söylersem?
Ya senin diğer oyunlarına benzemediğimi söylersem?
Sen oyuncusun
Ya ben asla teslim olmayacağımı söylersem?
Zaman içinde veya bana söylendiği gibi
Ben sadece satılık bir ruhum
Bazen herkesden iyi olmana gerek kalmaz , en güçlü olmak yerine seni seven bir kişi için kavanoz açmak yeter , bazen dünyayı kurtarmak yerine seni seven birini gülümsetmek yeter. Herkesden iyi olmana gerek yok. Sadece bir kişi için en iyi ol o sana yeter


Aslında ben cidden mutlu bir adamım. Polyanna benim yanımda eroinman bir fahişe kadar umutsuz kalır. Ben sadece bu dünyaya mutlu olmak için gelmedi. O bulacağım mükemmel insana ait olmaya geldim. Onunla ölmeye geldim , onunla eylül yağmurlarında denize girmeye geldim , benim amacım para değil , benim amacım onun gözlerinde kendimi görebilmek. Huzur içinde ölmek için bir dine ihtiyacım yok , eğer bir Tanrıya inanmamı isterseniz , ben ona inanabilirim , güvenebilirim. Onun için oruç tutar onun üstüne yemin ederim.


Ve bütün dünya aynı olduğu gün bile ortalıkta gezinen benim gibi adamlar olacak. Bozmak için bütün makineleri. Soymak için bütün bankaları. Kimyevi maddeler yerine şarabı tercih etmek için orada olacaklar. Sistemin kurtardığı insan hayatlarına değer vermeyecekler. Şiirlerden fışkırmışçasına , o kadar güzel konuşacaklar ki çevrelerinde binlerce insan toplanacak.. Bazıları susmayı tercih edecek. Dünyaya sahip olabilecekken açlıktan ölecekler


Kendimi ölümsüz olarak görüyorum . Mekan ve zamandan kopalı yıllar oluyor. Bir kıza aşık olmuştum. Onu görmek için otobüse binip 1 saat yol almam gerekiyordu. Bir sabah otobüsü kaçırdım. Aşık olmaktan vazgeçtim

Saygılar
Hikayedeki kötü adam Tolga Avşar