-----------
Yazamıyorum bu aralar , aklımda onca düşünce var , birini yakalayıp evcilleştiremiyorum. Büyümeye başladı düşüncelerim yalnızlığım gibi , kafeslere sığmıyor artık. Düşüncelerim aç, ruhum aç, kalbim aç. Yeni insanların tenleri gerek, asla dokunamayacağımı bilsemde o tenler için sarhoş olmam gerek. Belkide daha tanışmadığım kadınlar için içmeliyim, sonuçta bir gün onlarda gelecek hayatıma, onlarda uzanacak yatağıma ve onlarıda bir şükran ilahisiyle uçuracağım Edgar'ın dediği gibi.
Yıllarca Dante'nin Beatrice'ını aradım. Bir kadın dedim, nerede olursa olsun onu bulacağım ve kurtaracağım. Sonsuza kadar mutlu olacağız. Gerekirse Şeytanı yeneceğim , kendimi yeneceğim ve yine o kadına ulaşacağım. Gerekirse cehennemi kundaklar ve onu yine bulacağım diye söz vermiştim kendime. Ama görünüyor ki mutsuz olduğumuzda aradığımız tek şey mutluluk değilmiş. Yıllar boyunca mutluluğun peşinde koştum. Şimdi arkama bakıyorum ve onlarca melek görüyorum. Onlarda benim peşimden geliyor. Uzaktalar şu anda ama hissediyorum sanki nefeslerini. Neyi arıyorum bilmiyorum ama ona ulaşmadan ölürsem eğer , hiç bir mezar beni toprağın altında tutamayacak. Belki aradığım şey pencere aralığından gelecek ufak bir esinti , belkide dünyanın öbür ucunda duran kirli bir bedenin içindeki masum bir ruh. Bilmiyorum ne aradığımı.
-------------
İstediğin kadar koşabilirsin , eninde sonunda geçmiş bir yerde seni yakalar. Bazen koşupta ulaşmak istediğin yerde bekler geçmiş. Eski sevgilin olur geçmiş, bıraktığın eski sevgilin. Gelir karşında havlusunu yere bırakır. Sana neler kaçırdığını gösterir. Sonra Azrail olur geçmiş, son kez masaya oturmanı ister, iskambil kağıtlarını kesmeni ister. Hayatının son pokerini oynatır adama geçmiş. Yavaş yavaş öldürür bazen sigara gibi. Her gece uykunda avlar seni, bazen güzel bir şarkı eşliğinde. Unutulmayanı unutmanın tek yolu , daha unutulmazını bulmaktır.