Ayaklarını mı daha çok özlüyorum yoksa kana bulanmış cam parçalarını mı?
Bileklerinden şarap içmek isterken, dirseklerimi kollarınla sar.
Sigara da sar.
Kahve içmeden günü bitiremiyorum.
Gökyüzü üstüme üstüme geliyor, hemen kendimi eve atıyorum.
Siz hiç yalnızlığın içinde kalabalığı hissettiniz mi?
Bazen o kadar canım yanıyor ki, kolaylıkla nefes alabiliyorum.
Annem derdi ki, yabancılarla konuş. Bir tek onlar seni yargılamadan dinler.
Bu şarkıyı ne zaman dinlesem aklıma gelecek yaşanmışlıklar geliyor.
Gelecek yaşanmışlıklar işte.
Bir şeyi yaşayacağından ne kadar eminsen o kadar geçmiş zamanın hikayesi oluyor.
Geçmişe bağlı yaşayanlar geleceklerinden birşey yapmazlarmış ama ne olduğunu unuttum şimdi. Saat zaten sabahın 08:24'ü, boğazıma kadar sigaraya ve asiti kaçmış pepsiye batmış durumdayım bir de seninle uğraşmayayım.
Ben bugün bir şey öldürdüm başçavuşum
Arı.
Bugün gördüğüm tek canlı oydu çünkü.
Kleptomanik şaklar şuklar falanlar bunlar hep çünkü. Ben onun zaten bende varolan şeysini sırf keyif olsun diye çalıyorum.
Ve şimdi sahnede az kazanan memur rolündeki sevgililerimiz.
Yetmiyor.
Dış çamaşırlarıyla koşuyorlar gönüllerimizin şehirler arası yollarında.
El alemin kızı çizgisini belli ediyor, sen hala çizgilere basmadan yürü.
Fakat ben başçavuş değildim ki, sarhoşum.
Ağacı kökünden, kralı gölünden tuzlarsın.
Ben pasifik kustum ama siz hala başka manzaralara bakın.
İzin ver saçlarını sapsarı nargile suyuyla yıkayayım.
Biseksüel gencin tereyağlı bir buçuk iskender ile mücadelesi yakında en sevdiğiniz kitapçının sorarak bulacağınız raflarında!
Almayı ve sokmayı unutmayın,
Raflarınıza.
Arada bir de silin, yoksa onlar sizi siler.
Silmekten şüphe etmeyin.
Dostunuz gibi sevin, düşmanınız gibi silin.
Yoksa raflarınız sizi siler ikinci bahar öncesi temizliğinde.
Ben okuyacak mıyım?
Gelmeden önce yedim bir şeyler, siz rahatınıza bakın.
Yok, yok sorun olmaz yiyin siz.
Neyse bende ufak birşeyler söylerim o zaman.
(Biseksüel genci bıçaklayıp, bir buçuk iskenderi yedi)
(Bir buçuk iskenderi bıçaklayıp, biseksüel genci yedi)
Yaşasın liberalizm diye bağırmadan boşalamıyorum zaten.
Bir de ağlıyorum;
Gözyaşına bulaşan yastık daha hızlı soğuyor.
Para lazım.
Ama az para lazım.
Yarım kilo taze fasülye yeter.
Elde hali hazırda tutulan bozuk paralardan ödenip alınmış semizotu demeti bir de.
Yaz sıcağından terlemiş vücutlarımızı çarpıştırıp, ellerimizdeki baklagil poşetlerini yere düşürelim.
Ben çok güzel patates yemeği yaparım.
İşin sırrı patatesi öldürmeden kaynar suya atmakta.
Ağzında yemek varken konuşma dedim.
Lavaboya gidip tükürdükten ve ağzını yıkadıktan sonra gelip öpmeye kalktı.
Çekilmedim.
O kadar da aşağılık bir herif değiliz her-haha-halde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder