İzliyorum bende seni.
Her geçen dakika daha iyi anlıyorum Ferdinand Celine'i.
Sait Faik'i.
Kıyısına tuz ileten rüzgarı dinliyorum sesinde,
Yosunların konuştuğunu,
Midyelerin ağladığını.
---------------------------------------------------------------
Bir mucize olsa, aynı güne tekrar uyansam, o günü tekrar yaşasam...
farketmem.
----------------------------------------------------------------
Devrilse tüm domino taşları üzerime. Tutsam ellerini bende. Kaybolsak birlikte dehlizlerinde gecenin. Şimdi parmaklarım bile dokunmak istemiyor kaleme, ellerini kullansam olur mu? Benimkiler çok acıyor. Kaburgalarım bir bir. Say bak. Parmaklarnı gezdir bulana kadar kalbimi. Orası değil, biraz daha sola. Az daha git. Git ki bileyim değerini. Git ki anlayayım neleri kaybedeceğimi. Ama sonra gel olur mu? Ben çok korkuyorum yalnızlıktan. Yalnızlıktan ve yaldızlıktan. Yaldız evet, yaldızlı yalanlarımdan. Nasıl da dökülüyorlar ağzımdan, keşke diyorum, dişlerim dökülse. Isıramasam bana uzattığın elini. Sıkıyorum, sıkıyorum, kırılsın diye kalan gururum, onurum bir de göğüs kafesim. Kırıp açsam, soksam seni içine. Dikseler geri, kapatsalar güzelce. Ben yine kaçsam, ama sen olsan yanımda. Senden kaçsam, kendimden, yalınayak. Kanasa ayaklarım, durmasam. Kanarsa ama, yalanlarıma gönlün, dururum. Erkeklik olmasa, çöker ağlarım ayaklarına. Kapandım, dedim ne olur, bak bana anne. Okşasa ellerin saçlarımı, ağlasam boynunda, çeksem kokunu içime. Annemin değil, senin ya. Ne güzel diyor Nizar Qabbani. Kızıma senin inatçı kalbini ver, durmadık yerde parlayan sinirini. Çocuklarımız kara gözlerini alsın, büyüleyici gülüşünü. Ancak o zaman biz ölüp gittiğimizde, yaşayanlar anlar seni neden sevdiğimi.
-----------------------------------------------------------------
Sana kal diyemiyorum ama yutmak istiyorum gökyüzünü. Denizi, kaldırım taşlarını ve şehirler arası kara yollarını.. gidecek yerin kalmayana dek.
-------------------------------------------------------------
Çok yakışıklıyım. Çok korkağım. Kararsızım. Kararlıyım. Manipülatif biriyim. İnsanlara yardım etmek istiyorum. Sevmek istiyorum, sevebilmek istiyorum. Kimse beni sevmesin, kimse bana bulaşmasın, ulaşmasın. Yalnız ölmek istemiyorum. Kendime vakit ayırmak istiyorum. Burada bu şekilde yaşamak istemiyorum. Başka bir hayatı kovalamakla uğraşmak istemiyorum. Düzgün beslenmeye başlamam lazım. İstediğimi yiyebilmeyi çok seviyorum. Sigara içmek bana çok yakışıyor. Sigara içmek beni öldürüyor. Çok azgınım. Herkesi ve her şeyi sikmek istiyorum. Bana dokunulunca midem bulanıyor. Ereksiyonumu çok hızlı kaybedebiliyorum. Çok iyi sevişiyorum. Eskiden iyi sevişirdim, artık sadece alıştığım hareketleri yapıyorum. Sevilmek, okşanmak, sarılmak istiyorum. Bana sarıldıklarında, omzumda ağladıklarında canım sıkılıyor. Kıyamıyorum, çok üzülüyorum. Umrumda değil. Kıskançlık hissetmiyorum, kimseye ne sahibim, ne de ait. Sadece beni sevmelerini istiyorum, sadece beni istemelerini. Alçak bir adamım. Gerçekten insanlara yardım etmeye çalışıyorum. Her şeyi yaptım ve yaşadım, bununla gurur duyuyorum. Geçmişimden ve yaptığım şeylerden çok utanıyorum. Kimseyi suçlamıyorum, her ne hata, her ne kötü şey geldiyse sorumlusu benim. Ben çok farklı yerlere gelirdim, ama herkes başka yöne itti beni. Kendi kararlarımla yaşıyorum, yaşadım buraya kadar. Bir fırtınaya kapılmış gibi, serseri bir kurşun gibi yaşadım. Kendimle gurur duyuyorum. Kendimden nefret ediyorum. Çok olgun biriyim, yetmiş yaşında adama hayatında almadığı nasihatı veririm. Çocuk çocuk hareketlerim var, yıllarca pişman olacağım şeyleri göz kırpar gibi yapıyorum. Empati hislerim yok. Geceleri düşünmekten uyuyamıyorum. Ne istediğimi, ve kim olduğumu çok iyi biliyor ve istediğimi, istediğim an elde edebiliyorum. Neyin kafasını yaşıyorum bilmiyorum, ne istediğim, kim olduğumla ilgili en ufak bir fikrim bile yok ve ömrüm parmaklarımın arasından akıp gidiyor. Ölüyorum, her geçen saniye. Daha yaklaşıyorum o mutlak pişmanlık yaşayacağım sona. Dondum kaldım senelerdir. Adım bile atamıyorum, dişlerimi çiğniyorum, tırmalıyorum, yalvarıyorum, ayaklarına kapanıyorum. Olmuyor. Yapamıyorum. Pes ediyorum, geri başlıyorum, tövbe ediyorum, tekrar pes ediyorum. Beni bırak Müzeyyen, ben seni çok seviyorum. Lütfen beni bırakma.
---------------------------------------------------------------
Seni sevmelerin en güzeli, içindeyken sevmek. İçimden gelerek sevmek. İçine gelerek sevmek.
----------------------------------------------------------------
Bir akşamüstü rüzgarı şimdi seni hatırlamak.
Doluverir ciğerlerime,
atamam,
atamam,
atamam.
Satamam bu hisleri kimseye.
Almazlar,
almazlar,
almazlar.
Çalmazlar şimdi benim kapımı durduk yere.
Kimseler bakmaz yönüme.
Yönüme,
yönüme,
yönüme.
Senden sonra almadım kimseyi gönlüme.
Saçlarının ucundaki kırıklar kaçtı gözlerime.
Bastım bende kafamı yastığa.
Ne zaman koysam başımı yastığa,
belirirverir sıcak nefesin boynumda, sırtımda.
Tüylerim
diken,
diken,
diken.
Senin gibi kadına anca yarar,
benim gibi kendi hayatını
siken.
siken,
siken
Avuç içlerin anneminkilere çok benziyordu, söyleyemedim.
Soksam içime şimdi neşteri, göğüs uçlarımın arasından.
Kalkıyor yerinden mevlam,
Bu sabah saçları başka güzel dağınık.
Bir aşağı,
bir yukarı.
Derin bir nefes alsam sonra,
içimdeyken sen.
İçimdeyken neşter.
Kan yerine sen aksan,
uzansan selvi boyuma.
Öyle bir sarıldım ki sana,
Babam bak,
babam bak bana balık tutmayı öğretiyor ilk defa
hala duruyor izin üstümde.
göğüs uçlarının izi,
altında köprücük kemiklerimin
bir de suratımda,
yavru balığı denize attıktan sonra
yediğim tokatın izi
Ne kadar kaçarsan kaç,
Bir aşağı
bir yukarı.
her zaman altımda kalacaksın.
denizin altında kalacaksın.
Alt katımda.
üst katta yaşıyordun değil mi?
Geçiyor sokaklar arkandan,
gözlerin bakıyor bana,
istiyor benden,
beni, şakaklarımı, şattülarapta boğulmuş hayallerimi
en büyük türk şairi benim ablamdı
değerini bilemediler,
senin arkandan geçen sokak manzarasının.
oysa benim damarlarımı uc uca ekleseler,
uzanırdı İzmir'e,
basra'ya ve de şakrana.
atlıyorum bu uçurumdan,
kalbini ıskalarsam,
yusuf miroğlu olarak doğmuşum,
---------------------------------------------------------
Kadının biri ıslanmış gece yarısı bana. Cebinde mesajlarım bulunmuş. Resmini unutmuşum ofisin helasında. Nerden baksan tutarsızlık. Nerden baksan tutarsızlık. Nerden baksan ahmakça.
--------------------------------------------------------
Bir somun ekmeği bölüşmekti aşk belki. Aynı oltanın bereketine ortak olmak, kaldırım taşlarını paylaşmak. Kolluklarını şişirmek, kollarına geçirip hadi demek, hadi gel yüzelim. İnsanlar ne derlerse desin, ben seninle paylaşmak istiyorum. Bu denizi, kumları, taşları, dalgaları ve gökyüzünü.
Senelerce, birbirinden habersiz aynı kabusları görmekti aşk belki. Yapılan tüm yanlış hareketlerin sonucunda, kelebeğin kanadında tanışmak. Tükenmez kalemle patlatmak kollukları, hadi demek, hadi gel atlayalım. İnsanlar ne derse desin, ben seninle boğulmak istiyorum. Bu denizde, kumlarda, taşlarda, dalgalarda ve gökyüzünde.
Tesadüf.
Tesadüftü belki de aşk.
Aşk olmasını sağlayan şey, tesadüf olmasına inanmaktı.
Tesadüfe inanmayı sağlayan şey aşktı.
İlk görüşte olan değil,
Son dönüşte olan şey aşktı.
------------------------------------------------------
Şu amına koyduğumun bloğunda o denli acılarımı paylaştım, yazdım, sazdım, çizdim, izdim, bir bir dizdim, dürdüm, ördüm, öldüm ama en acısını yeni gördüm.
Beni unuttuğunu kendine kanıtlamak için başkalarıyla sevişecekmiş.
--------------------------------------------------------
Çekiyorum.
Yorganı.
Gelmiyor.
Nasıl sıkıştırmışlarsa, çıkmıyor bir türlü. Ayaklarımı kaldırıyorum, tekmeliyorum, sımsıkı tutup çekiyorum ellerimle. Yarım saattir tepinip, duruyorum anlayacağın. Hayır, alt ranzam uyanacak, zaten yatakta dönse deprem etkisi yapıyor. Uyuyamıyorum ama yorganı bacak arama almadan. Neyse, bir gece, iki gece.. Sabahları yataktan inip, dağıtıyorum, akşam bir geliyorum jilet gibi yapmışlar yine. Güç bela giriyorum içine, tabutta firavun, sabaha kadar rövaşata çekmeye çalışıyorum. E tabi, sabahları apayrı sinirli uyanıyorum, bir fırtına, koğuştan çıkıp, tuvaletlere iniyorum. İncecik pijamalar üstüme, sabahın altısı, zıngır zıngır titretiyor Manisa ayazı gidene kadar. Parmak uçlarımı ıslatıp, gözlerime sürüyorum. Aynada bakıyorum kendime. Bakıyorum da, göremiyorum. Günlerdir kendimi görmüyorum. Kaç oldu? Belki bir hafta, belki iki.
Önce yemekhaneye geçiyorum, altı yeşil, fazla pişmiş bir yumurta yedikten sonra, revire geçiyorum. Normalde üç ilaç kullanıyorum sabahları. Bugün dört. Bu ne diye soruyorum, niye fazla? Yoo, sen hep dört alıyordun diyorlar. İçiyorum bende. Bir o yana sallanıyorum, bir bu yana. Televizyonda Heidi oynuyor, sonra taşları diziyorum üst üste. Gülüyorum bir şeye, alkış yapıyorum. Liseden kaçmak için, arka bahçenin demirlerini tırmanırken arkadaşlarımın pembe çoraplarımı gördüğünü, bana çok güldüklerini anlatıyorum. Benimkiler delikti, başka yoktu diyemediğim boğazımda düğümleniyor.
Akşam oluyor, yine giriyorum yatağa. Yorganlar iyice daralmış sanki bu sefer. Altımdaki diyor bu gece bi rahat dur da uyuyalım. Sinirimden cevap vermiyorum. Üstünde yatıyorum bu sefer, titremeye dayanamıyor geceleri, yine giriyorum içine. Sağa dönüyorum omuzlarımdan sıkıyor, önümü dönüyorum kollarımı oynatamıyorum. Güç bela, ellerimi bacak arama yerleştiyorum. Yerleştiriyorum da, bir şey eksik. Bir bağırıyorum, bir çağırıyorum.
'Ulan ben sikimi hissetmiyorum.'
Bir korku kaplıyor içimi, ya kestilerse, ya düştüyse, ya unuttuysam tuvalette sikimi. Bir güç geliyor, fırlatıp atıyorum yorganı üstümden, açıp bakıyorum. Avuçluyorum sağı, solu. Her şey yerli yerinde. Dokunduğumu bile hissetmiyorum. Sonra bir duyuyorum alt ranza pis pis gülüyor.
'Yaramış' diyor,
'Ne yaramış lan?' diyorum,
'Verdikleri ilaçlar. Kaç gecedir sabaha kadar çekip duruyorsun, bir bıkmadın.' diyor,
Kanım donuyor, başım dönüyor. Gözlerime kan çalıyor önce, sıkıyorum dişlerimi kırarcasına çenemi, parmak kemiklerim toz olacakmış gibi sımsıkı yumruğum. Tüm kaslarımda ki suyun çekildiğini hissediyorum.
'Hayır beni uyutmadın, kopartıvercen kökünden' diyor, gülüyor. 'Kızçeler ağlamasın sonra'
Gülmeye başlıyorum bir anda. Önce ellerim, sonra dişlerim çözülüyor. O gülüyor, saçmalıyor bir şeyler, makas falan almaya çalışıyor bel altımdan, ben gülüyorum. Ağrılar giriyor karnıma, nefesleri yutuyorum kahkahalarla bir bir. Tırmanıyorum sallana sallana, pijamalarım ayak bileklerimde, güç bela ranzama. Sırt üstü, uzanıyorum yorganların üzerine yavaşça. Bir kaç nefes daha çıkıyor burun deliklerimden, hiç kaldırmıyorum pijamalarımı geri. Ellerimi usulca yerleştiriyorum bacak arama.
Çekiyorum.
Kalkmıyor.
Kalkamıyor.
Yine de çekiyorum.
Düşünüyorum. Tanıdığım tüm kadınları, gördüğüm tüm göğüsleri, aldığım kokuları, kulaklarıma fısıldandıktan sonra unutulan tüm sözleri, haykırıldıktan sonra yankısı duyulsa günaha sokacak ne varsa.
Ben o gece, bana yanlış yapan herkesin, beni bırakan, terk eden, aldatan, benden iğrenen, yüzüme tüküren, tükürdüğümü yalatan, mahçup düşüren, utandıran, hayıflayan kim varsa, hepsinin anasını tek tek sikmek istiyorum ama,
Kalkmıyor.
Kalkamıyor.
Gözlerimde yaşlar,
İlk defa bende, arkadaşlarımla birlikte, bana gülüyorum.
------------------------------------------------------------------
Beni sevdiğiniz için teşekkür eder,
İyi sevişmeler dilerim.