Kendi kahvaltıma geç kalıyorum.
Haftalar geçti, hala hiçbir şey değişmedi.
2 senedir devam eden düzenli bir ilişki var. Her ikimizde birbirimizi aldatıyoruz
La Grange dinliyorum, karşımda iki çingene ve üç oğlu. Duymuyorum. Çocuk ağlıyor. Huzursuzluk var içimde.
Tanrıya dava açacağım.
Bitmeyecek geceler beni bekliyor. İçimi yakıp kavuracak bir özlem.
Nedense, aynı anda özlüyoruz, aynı anda seviyoruz. Ve aynı anda birbirimizden nefret ediyoruz
Bir şey olacak. Kötü bir şeyler. Bilmiyorum.
Melancholy Man.
İşin en üzücü yanı, hayatım boyunca aradığım kadını geçmişimde bulmam oldu. Hayatımı sürdürebileceğim tek insanın beni artık geçmişi olarak görmesi.
Saygı derdim, saygı sevgiden daha önemli.. Değilmiş ! Ben sadece egoist birisiymişim meğerse. Doğru, öyleyim. Fakat sadece egoist değilim, aynı zamanda sevginin bağlama gücünden korkan biriyim.
Sevgi bağlamadı beni iki yıldır sevdiğim, bağlı kaldığım kadına. Biz suç işledik. Bizi suç bağladı. Herkesi kandırdık. Herkesten sebepsizce nefret ettik. Öldürmek istedik aramızda olanlar. Birbirimize kavuşmak için değil, daha fazla bağlanabilmek için.
Yine döndük başa. Müzik tekrar çalmaya başladı. İki sene önce nasılsam öyleyim. Bir çığlık atsam keşke. Sağır olsa yedi milyar insan. Kör olsa Tanrı. Film bitse.. Kopsa film. Düşsek bir boşluğa. Ve Tanrı evreni tekrar yaratsa.. Yine döndük başa.
Son. Her şeye değer katan tek sıfat. Son. Son kadeh, son sigara, son gün.
İlk. Her şeye heyecan katan tek sıfat. İlk. İlk kadeh, ilk sigara, ilk gün.
Her şey batıyor. Batıyoruz. En dibe. Yavaş yavaş.
Neredeyiz Juliet?
Neden hergün daha kötü hissediyoruz, Hannibal?
Nasıl bu kadar güçlü kalabiliyorsun, Beatrice?
Çok karanlık, sensizlik çok karanlık, Lenore!
Fakat biliyorsun ki ben aydınlığı sevmem, hikayedeki kötü kadın.
Kötü görünen kadın, kötü hissettirilen kadın. Özlediğim kadın.
Ruhunu şeytana satmış meleğim.
Zaman geçiyor. Her saniye sana yaklaşıyorum. Şu anda senin bulunduğun yerden saatte altmış kilometre hızla uzaklaşmama rağmen, geleceğimi biliyorum. Sana geleceğimi değil, seninle geleceğimizi.
Hikayede ki kötü adamın blogu değil bu okuduğunuz, canı sıkkın bir adamın yazıları. Aşık ve özlemiş bir adamın. Radyo yayını yapmak isteyen bir adamın. Anarşizan, umursamaz kalan, içi ölü olan, bir kadına tapan bir adam. Olmayan, var olmayan bir adam.
Women seem wicked, when you are unwanted.
Kim okur lan acaba bu yazıları çok merak ediyorum?
Ölüyoğz kardoğlarr.
Ölmedik.. Ölmeyi de başaramadık ya ölünüzüsikiyimkardoğlar.
Evleneceğim. Yemin ederim inandığım ne kaldıysa, ne varsa hepsinin üstüne. Çünkü buldum. Tüm kadınların, tek beden olduğu kadını buldum. İki kişiliğim de aşık onun iki kişiliğine. Ben hikayede ki kötü adam, ben otobüsü kaçırdığı için aşık olduğu kadından vazgeçen adam. Ben mutluluğu çiğneyip tüküren adam. Aşığım. Doğduğumdan beri aşıktım. Ben her kadın için temiz bir sayfa açtım. Geçmişi gömdüm. Yanılmışım. Meğerse temiz sayfa açtığım her defter, geçmişimi gömdüğüm her mezar ona aitmiş. Kaçtığım kadınlar, kovaladığım suratlar, yeni açtığım her şişe, söndürdüğüm her izmarit ona aitmiş meğerse.
Sabah uyandığımda onun gözlerini görmek değil, uykusuz kaldığım her gece de onun göz altlarını izlemek istiyorum.
Ben onunla yatmak değil, her gece uykusuz kalmak istiyorum.
İyi geceler.
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil