2 Kasım 2014 Pazar

Kaleydoskopik Hayat


Değiyor mu tüm çektiğim acılar, soruyorum bazen beyaz duvarlarıma. Müebbet geliyor bana tüm yaşantılar. Sadece merak ediyorum işte. Bir hücrede miyim yoksa çok mu karanlık? Kollarımı açmaya mecalim olsa, dokunmaya çalışırdım etrafımda ki suçlulara. Neyin suçlusuyuz sorardım konuşacak yüzüm olsa. O kara tondan fırlayan binlerce rengin buram buram kişilik bozukluğu koktuğunu biliyorum. Dışlıyorum. Kendimi, tüm hayattan dışlıyorum. Bazen bir sigara yakıp bununla huzurlu oluyor, bazense kafamı dağıtmak için elimden geleni yapıyorum. Bugün düşündüm. Kafamı dağıtmayı. Yedi sene sonra bugün. Hangi duvarlara yakışır benim kanımın o alçantrak kırmızılığı diye düşündüm. İçimde ki ölü çocuklar büyümüyor bir türlü. Kilo veriyorum hızla. Gökyüzüne ulaşacağım bir gün. Deşip geçeceğim insanlığın gördüğü bulutları. O zaman hangi durakta durup rahat bir nefes alacaklar?

 Acı çektiğini biliyorum. Konuşmak istediğini benimle. Sen değil! O. Seni geçtim ben. Aştım, evet kısa sürdü. Ama aştım. Arada nefesim kesiliyor sen düşüncesine sadece. Bazen karanlıkta oturup duvarlarda seni görüyorum. Belki telefonumu açmakta zorluk çekiyorum. Ve belki her mesaj geldiğinde sen mi attın diye korkuyor ve mutlu oluyor olabilirim. Ama bu seni aşamadığımı göstermez. Seni aştım çünkü ben onu düşünüyorum. Seni aştım çünkü ben sokaklarda hızla yürümeye, depresyonuma yeni renkler katmaya, sürekli yazmaya ve daha fazla alkol almaya başladım. Ayrılık sonrası geçer diyorlar. Gülüyorum. Bu benim hayatım. Ayrılık sonrası içtiğin alkol, kestirip attığın saçların ve o sahte kahkahaların benim lan!

Ben onu düşünüyorum. Her defasında aklıma gelişini. Sorsalar ona ''Beni rahat bırakmıyor'' diyecek. Oysa bilmiyor ki o beni rahat bırakmıyor.

''Alternatif kaçış kapın değilim ben İsa! Bu kapı kapalı değil sana, haklısın. Çünkü burada bir kapı yok artık. Anla!''

Nasıl bir herifsin lan sen.

Her şeyi denedim. Kasalar kapanmadan hemen önce gittim barlara. Bir aile lokantasında ağladım tek başıma. İnsanlara karışmaya çalıştım. Yeni insanlarla tanıştım. Evet bu kadar kısa bir sürede yaptım hepsini. Ama kime göre kısa? Benim her şeyin ölçüsü. İnsanlar değil. Ben! Bir yılımı harcadım. İki belki. Geçen saatler umurumda değil. Nasıl geçmediğini bir bilsen. Başka kaçış kapısı yok anlamıyor musun?

Bu kadar uzaktayken okyanusa, nasıl boğuldun,
Bu kadar uzaktayken gideceğim masaya, nasıl kaptırdım,
Bu kadar uzaktayken Şair Eşref'e, nasıl girdim lan ben tüm bu depresyona?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder