İhtiyacım olan tek şey derin bir çukur. İçinde etimi parçalayacak böcekler ister olsun, ister olmasın. Ne fark eder ki benim bile değer vermediğim bedenimi delik deşik edecekse solucanlar? Belki daha yakışıklı bile olabilirim ! Dünyanın bana yaptıkları hiç yakışmadı. Dünya güzeldi elbet, dünya hep güzeldi fakat çirkin olan biri vardı o da bendim. Baktığı her aynayı kırıp yaralı eliyle kaçan, gözlerine baktığı her kızı ağlatan, gündüzleri değil sadece geceleri kendini izleyen hep bendim. Sevdiğim bir yazar vardı, derdi ki '' baktığınız benim, gördüğünüz kendiniz ! '' . İşte bu yüzden çirkinim. Beni iğrenç ve aşağılık yapan suratım veya kırdığım aynalar değil. Bana bakanlar, kendini görüyor. Beni arayanlar, kendini buluyor. Altı milyar insan için yaşıyorum ben !
Afrika'da eti kaburgasına yapışmış çocukta benim, Mcdonalds'ta '' Dikkat kaygan zemin '' tabelasından korktuğu için yavaş yavaş ilerleyen, happy meal satın alan çocukta. Greenpeace için kendini santral kapılarına zincirleyen ekolojik anarşistte benim, çocuklar üstünde deneyler yapanda, üçüncü dünya ülkelerinde ufak çingene kızları satan da. Çin'de üçüncü çocuğunu aldırmak için doktora yalvaran kadın da, sevgilisinden ayrıldığı için halatta sallanmaya devam eden adam da benim. Geceleri ağlamaktan uyuyamayan ruhu yırtık kadınlar da, çok fazla votkadan travestiyi, Ukraynalı fahişe sanan adam da. Para için sokakta dilenen yaşlı kadın da benim, ısınmak için dolar yakan da. Yerin altında yatan milyonlarca huzursuz kemikte benim, yerin üstünde sevişen, savaşan, spor yapan et parçaları da. Altı milyar insan da benim. Ve her gece kendimi dinliyorum. Herkes konuşuyor zihnimde. Herkes sevişiyor kalbimde. Herkes bir şeylerden şikayet ediyor. Her gün tanrısına şükreden 6 yaşındaki bir çocuğa karşı, 6 zengin adam kendini dünyadan ve hayattan aşağı atıyor. Ve ben hep izliyorum. İzledikçe kendimi ve insanları, nefret ediyorum. Kırıyorum aynayı, dönüyorum arkamı. Çirkin olan ben değilim. DÜNYA !
Sonra devam ediyorum dünyayla aynı hızda dönmeye. Gün ağrıdıkça, başım ağrıyor. Gün bittikçe, izmarit yanıyor. Ama ben durmuyorum, eğer durursam 6 milyar insan aynı anda duracak. İşlerine yetişemeyecekler, sevdiklerine kavuşamayacaklar, ölmek için atladıkları binalardan yere ulaşamayacaklar. Ve ben ölmüyorum. Çünkü ölürsem, 6 milyar insanda ölür.
İhtiyacım olan tek şey dudaklarımın arasında. Ama biri gerekiyor bana. Ölüm gerekiyor. Ölüme '' Eyvallah '' demem gerekiyor. Fakat ben yürüyorum hala. Kendi isteğimle atladım arabadan. Zaten eğer ben terk etmezsem bir şeyi, vazgeçtim diyemem. Sadece biri beni terk etsin istiyorum, vazgeçmek istemiyorum artık. Doğamda var benim vazgeçmek. Sakat doğan, ufak ve fakir bir ailenin, ufak ve fakir oğlu gibi ;
'' Allah baba beni böyle yaratmış ''
O çocuk, o ufak zihin, 70 yaşında ölüm döşeğinde yatan bir adamın çaresizliğini dile getirir. '' Allah baba beni böyle yaratmış ''. Allah baba hepimizi bir gün ölüme diz çökmemiz için yaratmış. Kimisi saygıyla şapka çıkarır, kimisi koşturarak sarılır boynuna, kimisi saklanır, kimisi de dar ağacına giderken son kez, son gücüyle bir hamle yapıp kollarını tutanlar kurtulduktan sonra dik ve asil bir biçimde gider ölümüne. Nasıl olursa olsun.
ÖLÜM BULUR, ÖLÜM ALIR İSTEDİĞİ CANI !
Mira'ya..
Sonsuzluğa..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder