Yaz yağmuru sonrası. O güzel çimen kokuları. Anne rahmi kadar yalnız ve bir o kadar da soğuk sokakta üç güzel adam. Çimen kokusu, taze ekmek çıtırdaması, bira kafası hatta grunge kadar güzel üç adam. Gökyüzünde ki tebeşirden yıldızların altında yürüyorlar.
Bir takım elbise, üç ekmek, bir paket sigara ve bitmek üzere olan bir çakmakla..
Çimenden gözleriyle boyuyor hayatın anlamsız boşluğunu ilk güzel adam. Bir şişeye koyup sorular fırlatıyor evrene.. Belki babacan Tanrı bulur cevaplar diye. İnsafsızdan çok insansız kalbi ve sarımtırak saçlarıyla varlığını, varlıksızlığını, duygularla yazılmış bir şarkının sözlerini, kayan yıldızları düşünüyor. Sorguluyor. Cevapsız neyi varsa cevap alamayacağını bildiği halde soruyor..
Bir takım elbise ve bir ekmekle..
'' Bir kan oluveriyor ki, bir kıyamet, bir çalgı
Ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene!''. Aklından bir türlü atamadığı şiiri tekrarlıyor ikinci güzel adam. Çirkinlerin güzeli, iyilerin kötüsü olan adam. Gözlerinde ki kalemle bir şiir yazıyor gökyüzüne. Belki o hanidir aradığı kadını bulur okur diye. Adına şiir yazılmamış kadınlar alır, dokunur, sevişir diye. Ama kimse almıyor şiirini. Çıkartıveriyor bir anda tüm kederlerini. Çırılçıplak bir kalple yatıyor öylece tahtadan bankın üstünde. Bekliyor biri dokunur ona diye. Şiirlerine değil belki ama o tırnaklaşmış tenine... Tek dokunan ağzında ki tiryaki sigaradan düşen kül oluveriyor. Yakıyor canını, etinden daha çok hemde. Küfrediyor güzel adam, onca kalabalık varken bu bedbah kadersizliğe tüm çirkinliğiyle. Böyle biri olmak canını çok yakıyor.. Hemde çok yakıyor.. Süleyman efendinin nasrından bile.
Bir paket sigara ve bir ekmekle..
Üçüncü güzel adamsa sadece bakıyor.. Yıldızlara.. Ne bir pişmanlık ne de bir kederle. Bakıyor hiçten bir hiçlikle hiçliğe. Gözlerinde ki kasveti, yüreğinde ki sızıyı öyle bir korkutmuş ki çıkamıyor hiçbiri dışarı. Yetim dehlizlerinde kalan yarım elma düşüncelerse dudaklarına ulaşamayacak kadar yaşlanmış. İzlediği filmler kadar tozlu olan sessizliği küfretmiyor diğer adamlar gibi. O da susuyor. Belki de asla ulaşamayacağını düşündüğü için sadece bakmakla yetiniyor yıldızlara. Belki de kendini, gerçek benliğini görüyor gökyüzünün lacivertliğinde. O yüzden mahçup bir çocuk gibi susuyor. Soramıyor ''sen kimsin?'' diye kendine. Alacağı cevaptan korkuyor belki de!
Bitmek üzere olan bir çakmak ve bir ekmekle..
'' Our little group,
has always been
and always will
until the end '' - Kurt Donald Cobain.
Seviyorum ulen
YanıtlaSil