Kendimi geçenlerde namluyla bakışırken buldum. Ağlıyordum. Elimde tuttuğum tabancaya doğru. Terliyordum. Pek sağlıklı bir dönemden geçtiğim söylenemez. Konuşamıyor yahut kelimelere dökemiyorum hislerimi birkaç haftadır. O yüzden her şeyi açıkca anlatmayı tercih ediyorum. Mücadele etmekten bıktım sanırım. Kendime ayırdığım sürenin sonlarına geliyorum. Bir takım kararlar aldım. Bunları uygulamaya çalışıyorum. Eğer bir aksilik çıkmazsa her zamanki gibi kararlarımı uygulayacağım. Hepinize teşekkür ederim. Durumumdan haberdar olup ulaşan, düşünen, yanlış anlayan, umursamayan ve aşağılık gören herkese teşekkür ederim. Bir kaç senedir, yazılarımı okuyup, kendinden bir parça bulan, eleştiren, hayran kalan, dalga geçen herkesi seviyorum. Ne yazık ki bu tür değerlere ilgi gösteremediğim bir dönem içindeyim. Yaşadığım olaylar, yazdığım kurgulardan daha acı olmaya başladı. Yazar kişiliği dediğimiz karakterin, gündelik hayatımdan daha iyimser olduğunu görüyorum. Mücadele ediyorum. Ettim. Başarısız olduğum söylenemez. Şöyle bir durum var ki, kim olduğundan nefret eden bir adamım. Ve kendim için mücadele etmek istemiyorum. İnsan istemediği şeyde başarılı olmak için daha fazla çaba harcıyor, yoruluyor. Dostlarımın arasında oldukça mutluyken, bir anda uzaklara dalıyor ve geri gelemiyorum. Hayatın ne kadar boş olduğu düşünceleri, ete kemiğe bürünüyor gözümde. Bazen hiçbir şey düşünemiyor, bazense her şeyi o kadar kafaya takıyor ve büyütüyorum ki, hiç kalkmayan ellerim ulaşmak için çırpınıyor antideprasan görevi gören hayallerime. Ne yazık ki hayallerimin beni pek istediği söylenemez. Kimi yanlış anladı, kimi umursamadı.
Böyle bir yazıyı paylaşma amacım, uzun bir süre buralara uğramayacağım kararını sizlere bildirmek.
Pek yardım alacak bir durumum yok. Oldukça iyiyim. Hatta şu an bu yazıyı arkadaşlarımın evinde yazıyorum. Onlarla vakit geçiriyorum. Hoşlandığım bir müziği dinliyorum. Ve gülümsüyorum. Tüm bu -tabiri caizse- ''inthihar duygusu''na alıştım diyebilirim. Yeterli cesaretim yok açıkcası. Ve hala birilerinin öldüremediği bir kaç umudum daha kaldı.
Pek yardım isteyecek bir yüzümde yok. Çünkü uzunca bir süreçtir bekliyordum bu duyguyu. Sadece çok kötü bir dönemde kapımı çaldı o kadar. Eski bir hayat arkadaşımında dediği gibi, ayağa kalkmak için kimseye ihtiyacım yok. Ama ne var ki.. Ayağa kalkmayı istediğimi söyleyemem. Üstüme toprak atmayın, yıldızları izlemek istiyorum dercesine yaşıyorum bir takım şeyleri.
Yaşadığım bu dönemle ilgili, kimsenin suçlu hissetmesini de istemiyorum. Bu benim ruhsal bir sakatlığım tahminimce. Değişemeyeceğimi iyi biliyorum. Bu da beni yalnız bir adam yapıyor. Kendini yalnız kalmaya odaklamış bir adam. Tabi ki, çok güzel kadınlarla ilişkiler yaşadım ama hiçbiri yürümedi. Bazen benim tarafımdan engeller koyuldu, bazen onlar kendi iyiliğini düşünüp geri çekildi. Size bir tüyo değerli okurlar, hiçbir sevgilinize ''Beni kurtarabilir'' gözüyle bakmayın, bakarsanız da onlara pek belli etmeyin. Oldukça yüklü bir sorumluluk yüklemektir bu sevdiğiniz kişiye. Özellikle sizi kurtarabilecek durumda olanlar için söylüyorum bunu. Fark ederlerse, boğulmaya başlarlar git gide. Bir tavsiyem daha var. Asla birine, onu gerçekten sevdiğinizi hissettirmeyin. Söyleyin. Her defasında söyleyin. Ama o kişiyi yanınızda istiyorsanız ona bunu hissettirmeyin. Dante'nin dediği gibi; sevgi, merhamet ve kulluk sevildiğini hissedene kadardır.
Hepinizi çok seviyorum. Anlattığım düşünceleri ve duyguları atlatana kadar yazı yazmayı düşünmüyorum. Her şeyin içimde kalmasını, dolup taşmasını istiyorum. Ellerimden değil, gözlerimden taşmasını istiyorum. Üstüne gideceğim. Ne varsa, üstüne yürüyeceğim. Yeteri kadar kaçtık değil mi? Bir de bunu deneyelim. Kendinize iyi bakın, sanatlı kalın dostlar.
Yapma, tutun şu hayata bir yerden.
YanıtlaSilKendini bu kadar ileri bir duruma nasıl getirdiğini anbean hissediyorum. Çok acı verdi biliyorum. Artık geri dönülmez bir yolda olduğunu da sen de biliyorsundur. Ne kadar çabuk getireceksen getir şu sonunu ama kesinlikle ölümle değil ya da kayranınki gibi yaparak. Daha küçük yaşlarda yanlış kitaplar yanlış düşünceler peşinde olmak bu yaşta böyle olmanı gerektirdi belki. Kime göre yanlış ve kime göre doğru tabi bu tartışılır ama konu bu değil. Konu sensin. Konu benim. Korkuyorum ileride senin gibi olmaktan. Bende ilerliyorum senin izinden ama daha şimdiden yoruldum, sen ustalaşıyorsun. Ama olmak istemiyorum senin gibi, bir diğer tarafım böyle olmayı deli gibi arzulasada. Ve bilirim ki insan kendisi gibi olan insanlarla konuşmayı bırak aynı ortamda bulunmaya bile tahammül edemez, şu an senin bana tahammül edemediğin gibi. O zaman defolup gidiyorum. Ama ne olur hâlâ umudun varken düzelt bir şeyleri. Bu yazdığımdan dolayı pişmanlık duyuyorum ama silecek değilim ve özür dilerim yorum yapma hakkını kendimde gördüğüm için.
YanıtlaSil