İki yıldızlı bir binanın, üç pencereli odasında iki yatağı birleştirip üç saat boyunca sevişen iki insan. Odanın duvarlarının rengi kan kırmızısı. Kalbin duvarlarını andırıyor. Bir kalbin içinde sevişmekten yorgun düşmüş bir kadın ve yatağın önünde ki masanın üzerinde duran kağıtları karalamaya çalışan bir adam. Oda beyaz bir kasvetle soluyor. Duman girdiği ciğerlerden, çıkmak bilmiyor. Adamın elinde ki sigara sönmek bilmiyor. Kadının yatağın yanında ki dolaptan çıkardığı kırmızı şarap şişesi açılmak bilmiyor. Pat sesi duyuluyor önce, daha sonra sarı saçlı bir adamın sözleri çınlıyor kulaklarda;
'' Hayalin hep yanımda olsa bile, eksilmişim yine ''
Adam cümlenin sonunda ki noktadan sonra gelen nakarat eşliğinde başlıyor yazmaya. Kömürün kağıt üzerinde çıkardığı fısıltı ve kadının gırtlağından damla damla akan şarabın gürültüsü eşlik ediyor şarkıya. Dağınık bir yatak. Havaya hakim beyaz bir kasvet. Elinde şarap kadehiyle hayatının adamını izleyen bir kadın. Gülümsüyor. Önünde duran adam bırakıyor kalemini. Odada ki yoğun dumanı rahatsız etmeden çeviriyor kafasını kadına doğru. O da gülümsüyor suratının görünür tarafıyla. Şarkı kapatılıyor. '' Son bir şarkı '' diyor adam, eli play tuşuna giderken. Kadınla konuşmuyor aslında. Hayatla konuşuyor. Dünya'yla konuşuyor. Son bir şarkı daha istiyor. Play tuşu şarkıyı başlatıp, hayatı durduruyor. Dünyayı durduruyor.
'' Is this love? ''
Adam yavaşça eğiliyor. İngiliz asilleri kadar kadar asil, bir Afrika'lı kadar çıplak. Kadın yataktan kalkıyor yavaşça. Hayatı boyunca bu anı bekler gibi. Adamın elleri, kadının belindeki yerini buluyor. Kadının elleri ise adamın düşük fakat asil omuzlarında ki yerini. Sallanmaya başlıyorlar yavaş yavaş. Dünya duruyor, onları başı dönüyor. Yüksek alkol ve yüksek aşkın verdiği körlükle birbirlerinin ayaklarına basıyorlar. Aldırış etmeden gülümsüyorlar. Kahkahalar takip ediyor gülümsemeleri. Yatağa atıyorlar sonra kendilerini. Bob Marley bu sefer kurtuluş diye bağırmıyor.
'' I wanna love you every day and every night ''
Adam ve kadın uyuyakalıyor. Gecenin sonundan, şafağın başına dek. Gecenin başında adamın yazdığı kağıtlar ise yakılıyor sabahın ilk ışıklarında. Tek bir kelime kalıyor geriye. Bittiği yerde başlayan iki sevgiliyi en iyi anlatan.
SON
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder