Yalnızlığın ortasında, hayatın altında, çakıl taşlarının üstünde. Ağzında sigara, elinde bir parça kağıt. Bekliyor, dünya denilen bokluğun en dip noktasında. Kül tablasında kaybolan sigara izmaritleri gibi, ait olduğu yerde kaybediyor kendisini. Dünya dönüyor, o gülüyor. Gecenin karanlığında ışıldayan yıldızlar gibi parlıyor elinde ki kağıt ateşle buluştuğunda. Bir ses duyuluyor gecenin ortasında. Bir şarkı dinliyor gökyüzü, yeryüzü, anılarında ki kadının yüzü. Basıyor kağıdın üzerine ilk adımını atarken. İkinci adımında ise anılarını ezip geçiyor. Gömüyor cehennemin dibine anılarını. Bir gün döneceğim diyor. Bir gün yaptıklarımla karşılaşacağım. O benim cehennemim olacak, oradan da kaçacağım elbet. Orayıda gömeceğim daha dibe belki. Dip kalmadığında ise kundaklayacağım cehennemi. Kendine aptalca sözler verirken, ağlıyor. Gülüyor. Daha fazla gözyaşı dökülüyor her kahkasında. Daha fazla unutuyor, her adımında.
İlk önce anıları yakmak gerekir. Çünkü yaşanılan anılar kadar değerlidir insanlar. İyi yahut kötü. Kimisi gözyaşlarıyla yakar anılarını, kimi izmaritin ucuyla. Kimisi çakırkeyf kahkahalarıyla, kimi aynanın karşısında elinde makasla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder